Şiddet Sağlık Çalışanlarının Makus Talihi Değildir
29 Eylül 2020, Salı

Geçtiğimiz günlerde Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde sağlık çalışanına saldırıya Sağlık-Sen İstanbul Üniversiteler Şubesi tarafından tepki gösterildi. Basın açıklamasını okuyan İstanbul Üniversiteler Şube Başkanı İsmail Çor, sağlık çalışanına saldıran şahsın en ağır şekilde cezalandırılması gerektiğini vurguladı.

Çor devamında şunları kaydetti: " Şiddet sağlık çalışanlarımızın makûs talihi değildir.

İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi'nde kendini bilmez biri, maskesini doğru şekilde takması gerektiğini söyleyen sağlık çalışanı arkadaşımızı darp etmiştir. Gözünden yaralanan arkadaşımız göz ameliyatı yapılarak tedavisi devam etmektedir.

Sağlık çalışanı arkadaşımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, saldırganı lanetliyoruz. 

 İstanbul Tıp Fakültesinde yaşanan son olay sağlıkta şiddetin geldiği vahim tabloyu gözler önüne seriyor.

Sağlık çalışanı arkadaşımıza bu zulmü reva gören şehir eşkıyası en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.

COVID-19 ile mücadele süresince görünmez düşmana karşı savaş veren sağlık çalışanlarımız birde zorbalarla mücadele etmemeli.

Yaygınlığı ve tehdit boyutu göz önüne alındığında, sağlıkta şiddetin kronik bir soruna dönüştüğü, tüm sağlık çalışanlarının ortak kanaatidir.

Bu soruna karşı herkes duyarlı davranmak zorundadır.

Nisan ayında çıkarılan Sağlıkta Şiddet Yasası’na rağmen görülüyor ki şiddet hızından bir şey kaybetmedi. Sağlık çalışanları, kutsal görevlerini yine şiddetin gölgesinde geçirme mecburiyetinde kaldılar.

Bu durumu kabul etmek mümkün olmadığı gibi sessiz kalmak, görmezden gelmek, hafife almak veyahut geçiştirmek de doğru değildir.

Doğru ve ahlaki olan davranış, şiddet gören sağlık çalışanının yanında olup, şiddet uygulayanlardan sonuna kadar hesap sormaktır.

Sağlık çalışanları bu durumu hak etmiyor; verilen emeğin, gösterilen fedakârlığın, yürütülen üstün çabanın karşılığı şiddet olmamalıdır.

Bu nedenle, adli süreçlerde şiddet uygulayanlara ödüllendirir gibi sözde cezalar verilmemelidir.

Sağlık çalışanlarını ve sağlık sistemini tehdit eden bu sorun karşısında herkesin ve her kurumun elbirliği ile mücadele etmesi gerekmektedir.

Özellikle bugün çok daha ihtiyaç duyduğumuz sağlık çalışanlarımızın yanında olmalıyız, destek olmalıyız. Sağlık çalışanlarımıza yardımcı olmak her şeyden önce vicdanın gereğidir.

Sendikamız tarafından hazırlanan Sağlıkta Şiddet Raporuna göre Haziran ayından bu yana 66 şiddet olayı yaşanmış. Bu Olaylarda 247 saldırgan tarafından 143 sağlık çalışanı şiddetin mağduru olmuştur.

Buradan yetkililere sesleniyorum.

Sağlık çalışanlarımızı koruyacak önlemler arttırılmalı. Hastane önlerinde güvenlik had safhaya çıkarılmalıdır.

Buradan vatandaşlarımıza da sesleniyorum.

Sağlık çalışanlarımızın yanında olun, onları anlamaya çalışın. Sağlık çalışanlarımızın tüm mücadelesi canı yaşatmaktır yani insan sağlığını korumaktır.

Yaşanan bu menfur olayın peşini bırakmayacağımızı, adli sürecin takipçisi olacağımızı kamuoyuna ilan ediyoruz.

Ayrıca üniversite hastanelerinde alın teri döken sağlık çalışanlarımızın sorunları pandemiyle giderek derinleşmiştir.

Personel eksikliğinden kaynaklanan iş yükü sorunu giderek artmıştır.

Üniversite hastanelerinde yaşanan yapısal sorunlar sağlık çalışanlarımızı içinden çıkılmaz bir girdabın içine sokmaktadır.

Üniversite hastanesinde 4/B li sözleşmeli olarak çalışan sağlık çalışanlarına kadro verilmeli.

Üniversite hastanelerinde çalışanlara tayin hakkı verilmeli.

Döner sermayeden ödenen maaş ve nöbet ücretlerinin genel bütçeden ödenmesi, üniversite hastanelerini ve çalışanlarını memnun edecektir.

Dünya üzerinde devam eden korona virüse karşı savaşta en ön safta sağlık çalışanları bulunmakta ve mücadelenin başarılı olması için canını esirgemeden çalışmaktadır.

Sağlık bakanlığı tarafından Mart-Nisan-Mayıs aylarında tavandan ek ödeme adı altında bir düzenleme yapılmıştı. Yapılan düzenleme haktan ve hakkaniyetten tamamen uzak sağlık çalışanlarının tamamını kapsamayan ve çalışma barışını bozan bir uygulamaya dönüşmüştü.

Yeni yayınlanan ek ödeme düzenlemesi ile döner sermaye uygulamasının haktan, hakkaniyetten ve adaletten çok uzak olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu düzenleme fedakâr sağlık çalışanlarının moralini yükseltmek yerine, tam tersi etki ile moralini düşürmüştür.

Sağlık kuruluşlarında çalışan tüm sağlık çalışanları ayırt edilmeksizin bir düzenleme beklerken aynı kurumda aynı işi yapan aynı branştaki çalışanlar eşit ve adil ücret alamamışlardır.

 Pandemi ile mücadelenin kahramanı olan sağlık çalışanları için artık sabır noktası aşılmıştır. Pandemi sürecinde sağlık çalışanları toplumun arasına koymadığı sosyal mesafeyi aileleri ile kendi arasına koyarak, ailelerine bulaşmaması için onlardan uzak kalmışlardır.

Buradan yetkililere sesleniyoruz. Artık günü kurtarmak adına yapılan haktan ve hakkaniyetten uzak olan lokal düzenlemeler yerine tüm sağlık çalışanlarını kapsayan tatmin edici kalıcı bir düzenleme istiyoruz.

Artık amansız, fakatsız ve koşulsuz olarak alın terinin teslim edilmesini istiyoruz.

Sağlık-Sen olarak, sağlık çalışanlarının moral ve motivasyonlarını sarsan, iş barışını ve huzurunu olumsuz etkileyen, hak kayıplarına yol açan ve çalışanları meslekten soğutan döner sermaye sisteminin bir an önce düzeltilmesinin zorunlu olduğunu belirtiyor ve bu yöndeki çağrımızı bir kez daha tekrarlıyoruz.

Unutulmamalıdır ki sağlık çalışanlarının yüzü gülerse, Türkiye güler.”

                                                                   İsmail ÇOR

                      Sağlık-Sen İstanbul Üniversite Hastaneleri Şube Başkanı

 




PAYLAŞ :